1. canım sözcüğünü sevmiyorum, birisi bana böyle seslendiği zaman sinir oluyorum. özellikle bunu söylerken ki o tavırları beni çıldırtıyor, tamam 27 yaşında olup yaşımızı göstermiyor olabiliriz de en azından bir ''beyfendi'' yada ''pardon bakar mısınız ? '' gibi kelimeler kullanın arkadaş. tabi bazı durumlar da sesinizi çıkartamıyorsunuz. ( patron oğlum boru mu bu )
  2. ilk biriktirdiğim para

    sene 1998 idi 10 yaşındayım o zamanlar, ailenin durumu iyi olmadığından aldığım düzensiz bir harçlık vardı. ancak annem bana günlük az çok bir şeyler verirdi. bir gün sınıfta hoca ''çocuklar 2 hafta sonra anneler günü unutmayın annelerinizin anneler gününü kutlayın'' demişti. ben de bunu duyunca ve anneme daha önce hiç anneler günü kutlayıp hediye almayınca, harçlıkları biriktireyim dedim. biz böyle hediye alıp verme gibi durumları hiç bilmedik çünkü ne annem babama ne de babam anneme hediye veya kutlama yapmazdı. bizde ne bilelim çocuğuz sonuçta.

    neyse efendim, ben tam 2 hafta boyunca aldığım harçlıkları okulda yediklerimden kısarak biriktirdim. simit, ayran alıyorsam ayran almadım. çikolata, şeker gibi yiyecekler almadım. arkadaşlarım alırlardı. bana da ikram ederlerdi, bazen utandığımdan almazdım ama bazen de dayanamazdım açıkçası, ben tam 2 hafta boyunca ne alsam diye düşündüm, sonra okuldan eve gelirken bir tane kırtasiye de yapma bir çiçek ve üstünde ''dünyanın en güzel annesine'' yazısını görünce bisiklet alınmış çocuk gibi sevindim. gerçi çocuktum ya her neyse işte çok mutlu oldum anlayacağınız.

    anneler gününden bir gün önce cebime parayı koydum, gittim aldım ama ben bunu evde nereye saklayacağım da anneme sürpriz yapacağım. düşündüm düşündüm eve gelince bana göre güzel bir yere saklamıştım. anneler günü olduğunda ben bunu anneme nasıl vereceğimi düşündüm malum ilk defa hediye vereceğim ama nasıl hediye verilir bilmiyorum. o da ney ablam hediyeyi gördü ve hemen anneme söyledi. benim duymadığımı sandılar ama ben duymuştum ve artık bir sürpriz kalmamıştı. bir de acaba annem bana kızar mı diye düşünmüştüm. çünkü bana ''sen o çiçeği hangi parayla aldın'' dese heyecan yapar ağlamaya başlardım. çocuk aklı işte neyse duyduğuna göre artık hediyeyi vereyim demiştim.

    hediyeyi alıp anneme götürdüm ve ''anneler günün kutlu olsun'' dedim. ben böyle tepki vereceğini bilemedim. bir sarıldı o gün bana bir öptü adeta şoke oldum. alışık değil bünye tabi hep terlik yediğimizden ötürü, o gün annem mutlu oldu ben daha bir mutlu oldum be sözlük.
  3. büyük babam hasta beşiktaş'lıdır. 97 yaşında bile yanında radyosu maç günleri açar dinlerdi ve heyecanı hala inanılmazdı. adam o kadar hasta olmasına rağmen maçları kaçırmazdı.

    ölmeden 3 gün önceydi hastahane de yanına gitmiştik ailece, bana döndü ''beşiktaş ne yaptı bu hafta ? '' dedi. kaybetti diyemedim, golleri kimin attığını bile sordu onları da söyledim. çok mutlu oldu ölüm döşeğinde ki adam.

    o gün kaybetti diyemedim ama 3 gün sonra kendisini kaybettik. o gün onu son görüşümdü ve gülerken gördüğüm son andı. 3 gün sonra sabah işteyken babam aradı ve ağlıyordu. anlamıştım ve aklıma en son o gülüşü geldi.

    ben beşiktaşlı değilim ama büyük babamın beşitaşlılığı ile gurur duydum hep.
  4. interaktif sözlük, eski itiraf.com sitesine döndü iyice. ne kadar çok itiraf ediyorsunuz öyle arada nefes alın bir, mark zuckerberg abimiz haklıymış ''insanlar özel hayatlarını başkalarının bilmesini çok ister'' demişti. ya da buna benzer bir şeyler tam olarak hatırlayamadım şimdi. bende böyle bir itirafta bulunayım dedim.